~~~~~~~~~~~~~~~

19 Eylül 2024

Daha Önce Böyle Ölmedim

Sen vardın, ben vardım ama var olmanın içinde yokluğun hep zirvesindeydik. Pistte yer bulamayıp İstanbul semalarında dönüp duran bir uçak gibiydi aşk. Hangi saati, hangi günü bekledik biz seninle? Beklerken penceremde sardunyalar soldu. Sancılı bir bekleyişti bu. Sancı nedir bilir misin sen? Seni bilmem ama benim çok büyük sancılarım vardı ve sana sancılarımdan hiç bahsetmedim. Mesela ellerinsiz kaldım diye tırnaklarım etlerinden söküldü. Sökülürken sancısını omuriliğimde hissettim. Sana sarılamayayım diye vurulan zincirler bileklerime geçti, kangren oldum. Nefesinden esen rüzgar çiçeklerime düşmedi diye nefessiz kaldım. Gözlerimde gözyaşı kalmadı, içime ağlamaktan yanan göz pınarlarımın sancısını ne sen sor ne ben söyleyeyim. Kokunu alamadığım her gün nabzım biraz daha yavaşladı. Ben bir vakit gözlerine daldım ve sonra bir baktım ki kendimden fersah fersah uzaklaşmışım. Ah ben, aşkına müptela olurken dertlere de iptila olmuşum. Kısacası özleminden öldüm. Hem de öyle bir öldüm ki daha önce ben hiç böyle ölmemiştim.

Hamiyet Akan


30 Mayıs 2024

Rötarlı Yenilenme


denizlerin, yolların, dağların ardı 

cümlelerimi tükettiğim yer tam da orası

soğuk rüzgarlı, buzul çağının ortası

çırılçıplak bir hasretlik kumpanyası

dilimde yıllanmış bir kilidin pası

içimde tehir edilmiş hayallerin sızısı

haczedilmiş yarınların mayın tarlası

ahlarla geçiyordu hayat kavgası

ve bir katrecik hayat kalmışken avuçlarımda

geçte olsa öğrendim

dağlamayı kanayan yaraları

silmeyi boyası akmış dostlukları

kalmakta ısrar etmeyeni bırakmayı

çünkü dimağı sığ olana gereksizdi cümle sarfiyatı

Hamiyet Akan


30 Ocak 2024

Tecrit Edilemeyen Ahlar

Kalemle kavga edilir mi? Kavgaların en büyüğünü ediyorum seni yazıyor diye. Cümle cümle arşınlıyorsun sayfalarımı, ne hakla! İzinsiz cümlelerimin öznesi oluyorsun. Hakimiyetimi yitiriyorum kalemi elime aldığım anda. Ne büyüyorsun sayfalarımda öyle dağlar gibi! Ben ki ahlar ülkesinde ahı duyulmayan bir garip kalem aşığıyım. Senin sayfalarıma her nüfuz etmen demek benim yüreğime aralıksız benzin döküp ateşe vermem demek. Ben bunca ateşine iptila olmuşken söylesene biz seninle  şu kalemle kağıt gibi hiç meşk edebildik mi? Kurmuşsun pusuyu, almışsın eline sapanı sözcükleri tek tek vurup düşürüyorsun yadıma. Her isabet ettirdiğin sözcük kan kaybediyor. Tamam kabul, ben ahlar ülkesine mahkumum ama cümlelerimin günahı ne, neden celladı oluyorsun? Mavra değildir bu söylediklerim, acı çekerek ölen her sözcüğün de artık sana ahı var, sadece bil istedim...
Hamiyet Akan

 

24 Ocak 2024

Sorunsallık Denklemi

Gözlerin gözlerimle aşka tutuşsa, deniz kokardı ruhum. Ellerim kaybolsa avuçlarının ortasında kuşlar yuva yapardı göğsümün içine. Ah o ellerin, nasıl da çok sevmiştim ben! Söyleyemedim, söyleyemediğim onca duygu gibi. Şu an yanımda olsan neler söylerdim sana diye düşünüyorum. Susup kalır mıydım yine gözlerine bakınca yoksa şakır mıydım kuşlar gibi ellerin tavaf ederken yüzümün her köşesini? Mesela sadece seni de değil, tutup beni de anlatır mıydım sana? Yaralı çocukluğumu, tamam edemediğim yapboz parçası boşluklarımı? Mesela köşe başlarını tutmuş çiçekçilere neden küs olduğumu, ağaçların bir zamanlar sadece bir ağaç değil bana nasıl yuva olduğunu, anlatır mıydım? Ay ışığının aydınlattığı bir gecede dizlerine bıraktığım başım hafifler miydi içindekileri döküversem oracıkta sana, bilmiyorum. Bilecek kadar artık vaktim de kalmadı. Biz neden vardık, neden yok olduk, kimdik, neydik sorularıyla da boğuşmuyorum. Biz seninle bir deniz kenarında neden hiç kağıt helva yiyemedik, bir dönme dolaba binip neden yıldızlardan bir dünya dolusu şekiller çizmedik, çimenlere uzanıp bulutlara neden merdiven dayamadık, neden iki patates bir sulu boya alıp saçma patates baskıları yapmadık gibi daha ciddi konularım var benim. Bir de her gece uyutmaya, her gündüz avutmaya çalıştığım şu huysuz hasretlik..

Hamiyet Akan

21 Ocak 2024

Sen Sağır Kaldığından Beri Ben Dilsizim



Sana sarılamamak nasıl acıtıyor canımı bilir misin sen? Kimsenin uğramadığı kenar mahalle yetimhanesinde soğuk taş duvarların ortasındaymışçasına iki büklüm kalmış şu bedene tıkıştırılmış bir kalp taşıyorum içimde, üşüyorum. Sana sarılamayan kollarım kendi kendime dolanırken dünyada milyarlarca insan sarılıyor sevdiklerine. Ben selam durmuş fakir avuntusu mucizeler bekliyorum milyonda bir ihtimalle olur belki diye. Bu olsa olsa nergis olacağını sanan ısırgan otunun beklentisidir. Bir de dilim sussa kalemim susmuyor, yüreğim canıma okuyor. Şu şehirde yürüyeceğim yol kalmayınca düştüğüm başka şehirlerin yolları da yetmiyor artık bana. Oyalayamıyorum kalbimi sensizliğin boş uğultusunda. Seni sevmelere bir türlü tövbekar olmayı beceremiyorum. Geçen nabzıma baktı doktor nabzım dakika da yüz bin kere sen diye atmış. Şah damarımdan bile yakınken bu saçma uzaklığın cevabı yok lügatımda. Doktor da bunun çaresi henüz yok dedi tıpta. Kimselerin duymadığı cümleler biriktirdim sana, duymayı asla beceremediğin. Ben zaten ne beni sana, ne seni sana anlatabildim. İşte cebelleşip duruyorum anlatamadıklarımın ıstırabıyla. Sen sağır kaldığından beri ben dilsiz kaldım. Ayna satmaya çalışıyorum şimdilerde inip körler pazarına. Her sabah çiçeklerimin yanacağını bile bile inadına çiçek açıyorum senin yalancı baharında. Hiçbir kelime seni düşünürken, seni özlerken yüreğimin aldığı hali yetmiyor anlatmaya. Hep bu yüzden Kadıköy sahilinde kuşlar yere düşmeden ölüyorlar göklerde..

Hamiyet Akan

19 Ocak 2024

Şimdi Söyle Neredeyim Ben




Zaman mekan girebilir mi araya

Ya da ölüm gelse çevirebilir mi dünyanı ayaza

Kimim, neyim, neredeyim sorma bana

Bak koca çınarı sallayan rüzgarım ben

Toprağın bağrında sürgün veren bahar çiçeğiyim 

Tenine usul usul düşen yağmurum ben

Dağların zirvesinden çağlayan suyun neşeli kahkahasıyım

Pando ormanıyım etrafında köklenip duran

Serinlediğin denizin mavisi, tırmandığın dağların zirvesiyim

Yaktığın ateşten çıkan her kıvılcımın sesiyim

Ufuk çizgisindeki sonsuzluğum gözlerine nakşeden

Sen bilmesen de süzülürüm tüm hücrelerinden

Şimdi diyebilir misin ki yoksun sen


Hamiyet Akan


04 Kasım 2023

Hasret Çıkmazı



Özlem doldukça ciğerime, yer kalmıyor yaşam için bir nefese.
Çekilmez bir kadın oluyorum, geceye söven, gündüze davalar açan.
Hani Sezen diyor ya: "Zulada birkaç şişe yakut, yer gök kırmızı.."
Yeri göğü geçtim, benim tüm hücrelerim kırmızı.
Yoksun diye oluyor hep bunlar.
Evet suçluyum, bak yine bir gün daha bitti özleminle.
Ulu orta sevgine soyunmuşum serkeşçe, 
Sevdanın gerillası olmuşum sensizliğin kentlerinde.
Bazen sevda dedim adına, bazen meşru müdafaa.
Hayli yara almıştım oysa bu isimsiz savaşta.
Şu ecdadına selam durduğum dünyada sayısız yol vardı, 
sayısız sokak, sayısız köşebaşı 
ama birinde kesişmiyordu yollarımız, ne acı!
Hamiyet Akan

20 Haziran 2023

Sana Açılıyor Göz Kapakları Hayatın




işte bir gece yarısı daha sensizliği doğurmakta

yine özlemin çığlıklara karışmakta

rüzgar penceremin perdesiyle raksa tutuşmuş

elimdeki kahvem buz tutmakta

odamın içini doldurmuş dalgaların uğultusu

senin yokluğunda gün geceye, gece güne dolanıyor

uyku diye yattığım, gün diye uyandığımsın

her sabah nasılda sana açılıyor gözkapakları hayatın

yokluğunda kuşlarla konuşuyorum çokça

çiçeklerimin kenarına konan bir kumru 

ulu orta öpüşlerini bırakıyor sardunyalarıma

martılar maviyi kucaklayıp konuyor balkonuma 

ben yine şiirler yazıyorum sana dair

şiir yazmak kolay iş sevgilim

özlemekten çok daha kolay

sözcüklere uzanıyor da parmaklarım

bir sana uzanıp tutunamıyor

seni özledikçe içimden sözcükler fışkırıyor

ve tüm sözcüklerin başı sonu yine sana varıyor

hayatın çalkantısına kapılmış gidiyorum

her hücrem yokluğunun girdabında

boğulmadan tutup çeksen beni kıyına

belki olurduk iki çakıl taşı bir sahil kasabasında

Hamiyet Akan

20.06.2023


03 Ocak 2023

Bir Gün




Beni ararsan 

Sana esir düştüğüm saatlerde ara

Kendini yazdırdığın takvimlerde ara

Gücümün tükendiği yolların ıssızlığında

Kızıl bir goncaya akan bülbülün kanında ara


Beni ararsan 

Verdiğim onurlu kavgamda ara

Göğsümde taşıdığım sonsuz mavilikte ara

Düşüp yıkılmadığım bir meydanda

Sırtıma sapladığın hançerde ara


Beni ararsan 

Yaktığın ıssız dağ ateşinde ara

Hücrelerimin etrafa saçılan kıvılcımlarında ara

Ruhumu savuran poyrazlarda 

Kor alevlerle sana yanışlarımda ara


Beni ararsan 

Kuytuda açan bir çiçekte ara

Boynu bükük asil duruşlarda ara

Yağmur düşürmemeye ant içmiş bulutlarda

Yeleleri rüzgarlı ormanlarda ara


Beni ararsan 

Devrim olan gülüşlerinde ara

Kanyon yeşili gamzende ara

Dönüp baktığın aynaların izdüşümünde

İnkarlarda değil ikrarlarda ara


Hamiyet Akan

03.01.2023


18 Kasım 2022

Gitme Kal Benimle



gitme kal benimle

deniz güneşin dudaklarından öpene kadar

gün batıp yeniden doğana kadar bekle

sağım solum seninle ışıyana kadar 

ışığınla ruhum hayat bulana kadar bekle

 

 gitme kal benimle

yağmur bulutları gidene kadar

ellerim avuçlarında ısınana kadar bekle

buğulanan camlar çözülene kadar

radyoda çalan müzikler susana kadar bekle

 

gitme kal benimle

demlikteki kahve bitene kadar

kahve kokusuyla sarhoş olana kadar bekle

dudaklarımızdan yudum yudum içene kadar

her yudumda aşka karışana kadar bekle

 

gitme kal benimle

diyemediğim onca sözü diyene kadar

dilim çözülene kadar bekle

ağlaya ağlaya susana kadar

sustuğum yerde sen konuşana kadar bekle

 

gitme kal benimle

göğsünde ben uyuyana kadar

kokun içimi tavaf edene kadar bekle

gözlerim sana açılana kadar

gözlerinde huzuru içene kadar bekle

 

gitme kal benimle

kış ayazını yitirene kadar

titreyen içime bahar yürüyene kadar bekle

takvimler gülümsetene kadar

aylar yıllara değil de

sen bana karışana kadar bekle 

 

Hamiyet Akan

18.11.2022

 
Theme:deluxetemplates.net