Bugün bahardan kalma bir havayı yaşadı İstanbul. İş dönüşü
eve Kadıköy üzerinden gideyim hem de işlerimi halledeyim dedim ve sabah
işlerimi çabucak bitirdim ve ardından uzunca yürüdüm sokaklarda. Ayaklarım
gecenin yorgunu olsa da birden açılmışlardı ve inatla yürüyelim demekteydiler
bana. Madem öyle dedim hadi bakalım yürüyeceğiz.
Hem yürüdüm hem düşündüm. Hem de etrafı, havayı, ağaçları,
hayvanları, insanları uzun uzun inceledim. Hava öyle güzeldi ki; sanki mis gibi
bir koku yayılmıştı etrafa, ağaçlar yalancı bahar olmamasını temenni ederek
çiçeğe bürünmüşlerdi. İnsanların yüzü gülüyordu. Bugün Kadıköy'de gökyüzü ve
deniz bana başka bir güzellikle bakıyordu mavi mavi..
Uzunca bir süre yürüdükten sonra artık gitmem gerektiğine
kanaat getirerek durağa geldim. Durakta beş dakika gibi bir zaman bekledikten
sonra yanıma dünyalar tatlısı gazi giysileriyle tonton, yaşlı, ak sakallı bir
amca geldi. Bana, "Kızım ben Beykoz'a gideceğim ama hangi otobüs
bilmiyorum" dedi. Ben de, "Sen merak etme amca ben seni bindirmeden
gitmem" dedim ve beklemeye başladık ama beni sardı bir heyecan.. Nasıl heyecanlanmam, yanımda koca gazi
duruyor. Yakasında madalyaları, başında ay yıldızlı gazi şapkası ben
benden geçtim. Amcanın yüzüne hayran hayran bakıyorum. Öyle saf, öyle güzel bir
duruşu vardı ki; beni aldı götürdü savaşların ortasından barışa...
10-15 dakika amcayı inceledikten sonra dedim
ki: "Amcacım hangi savaşa katıldınız?" " Kore evladım" dedi.
Ondan sonra kısa bir konuşmamız geçti ve öğrendim ki gazi amcamın babası da
Çanakkale saflarında savaşmış ve orada kalmış. "Dönmedi kızım,
dönmedi!" derken gazi amcamın gözleri doldu, benimse boğazıma bir yumru
saplandı. Eğilip öptüm ellerini ve dedim ki: " Hakkınızı helal edin amca,
bizler kıymetinizi bilemiyoruz. Siz gazilerimiz ve şehitlerimizden Allah razı
olsun." Bu cümlemi tamamlayıp başımı amcamın ellerinden kaldırdığımda
Beykoz otobüsü gelmişti. Az daha birlikte kalabilseydik fotoğrafını çekmek için
izin isteyecektim, olmadı. Amcam dua ve teşekkürlerini kucağıma bırakıp gitti.
O dünya tatlısını otobüsüne bindirip 15 dakika sonrada
ben otobüse binerek eve doğru yol aldım. O gittikten sonra aklıma keşke onunla
Beykoz'a kadar yolculuk etseydim, dedim. Kim bilir anlatacak ne çok anısı
vardı. Kim bilir belki de konuşacak birine ihtiyacı vardı. O gitti ama hala
boğazımda o yumru duruyor, yutkunamıyorum.
Onlar ki; gencecik yaşta cepheye eşlerini, yavrularını bırakarak koşa koşa gittiler. Onlar
ki; gözlerini kırpmadan canlarını meydana sürdüler. Onlar ki; kollarını, bacaklarını, gözlerini bırakıp geldiler. Peki ya biz; ne durumdalar, nerede yaşarlar
deyip kapılarını bir kez olsun çalıp hal hatır sorduk mu?!
Hamiyet Akan
çok etkilendim ben de.
YanıtlaSilonlara çok şey borçluyuz,
ne kadar kıymetlerini biliyoruz ki..,
Mavicim, çok şey borçluyuz ama maalesef borcumuzu hep onları unutarak ödüyoruz.
SilMerhabalar Hamiyet Hanım.
YanıtlaSilBahar tadında bahar gibi bir paylaşımdı. Bloğa damgasını vuran gazimiz, bizlere neler hatırlatıyor değil mi? Kalemine ve yüreğine sağlıklar dilerim.
Selam ve dualarımla.
Merhaba Recep Bey, teşekkür ederim. Hem de neler neler hatırlatıyor da işte dası var. Keşke onlar unutulmasa, keşke değerleri bilinse, keşke yokluk içinde bir yerlerde isimleri dahi duyulmadan ölüp gitmeseler keşke keşke keşke... Bazen bu keşkeler böylede uzuyor işte.
SilSaygılarımla...
aah benim hassas gönüllü arkadaşım...hemen de etkilenirsin insanlardan ve doğadan...insan hayatı inceleyince ne çok malzeme çıkıyor değil mi kaleme? yazacak ve hatta düşünecek ne çok şey var kendimiz dışında...
YanıtlaSilKelimelerle Dans, öyle çok şey var ki; insan kendini, derdini, her şeyi unutuyor. Sağ olasın biricik arkadaşım. Sen benden de fazla hassas ve duyarlısın.
SilBayramlarda şehit ailelerine giderdik İzmir'deyken.
YanıtlaSilÇok çabuk unutuyoruz , çok...
Handan, ne güzel yapıyormuşsunuz. Keşke yine yapılabilse... Mesela blog ailesi olarak toplanıp şehit aileleri ve gazilerimizi bulsak tek tek ziyaret etsek, ne güzel olurdu.
SilEvet, maalesef çabuk unutuyoruz.
Bazen düşünmeden yürümek istiyor insan
YanıtlaSil:)
Ne güzel kayıtsız kalmamış yine de sormuş konuşmuşsun. Belki o kadarı bile yermiştir vatanımızı borçlu olduğumuz amcaya.
Kıymetlerini bilelim ve görmezden gelmeyelim
:)
Pe hito, bazen düşünmeden yürümek istiyor insan ama ben düşünmeden yürüyemiyorum :) aksine yürürken daha fazla düşünüyorum.
SilEvet, belki de yetmiştir çünkü duraktaki 7 kişi öylece dururken sadece ben konuştum amcayla.. Onların şaşkın bakışları arasında ne güzel de sohbet ettik öyle :) Giderken yüzündeki gülümseme ne de hoştu bir görsen.
Ben de düşünmeden bir an bile geçiremeyenlerdenim. O yüzden hep bir şeyle uğraşırken birden fazla şey yapıyor gibi yorgun hissediyorum kendimi.
SilO gülümseme bile her şeye değer
:)
Hep o beynimizin içinde dönen binlerce şeyden kaynaklanıyor :)
Silsen anlatırken ben de tuhaf oldum.... maalesef pek kıymet bildiğimiz yok:(
YanıtlaSilMaalesef canım, pek değil hiç bilemiyoruz kıymetlerini..
Silkeşke dedeyle birlikte binseydin otobüse, ben olsam kesin binerdim:)
YanıtlaSilbenim dedemin babasıda gazi, istiklal madalyası falan var. kimseye söyleme saf altından madalyasıda :))
O an öyle tutulup kalmışım ki otobüs hareket edince aklım başıma geldi ama maalesef otobüs durmadı, aldı gitti dedemi :(
SilNe şans ailende böyle bir insanın olması.. Tamam söylemem aramızda sır :))
biz millet olarak her şeyi o kadar çok çabuk tüketip ve çabuk unutan milletiz maalesef ki böylesine önemli ve güzel değerlerimizi gereken değeri veremiyoruz bırakın böylesine değerli gazilerimizi bile unutuyoruz o kadar güzel anlatmışsın ki sende okurken gözlerim doldu bir an yüreğine kalemine sağlık güzel insan hiç bir zaman unutulmamak dileğiyle ..
YanıtlaSilartık bizi de yazarsın burada çay içtiğimiz zaman :)
Sessizkaldım, her şeyi çabuk tüketiyoruz dediğin gibi ve üzerine de su içiyoruz ki kalıntı bile kalmasın diye, maaleseki maalesef yani ne diyeyim ki.
SilYazmam mı canım elbet o kaçınılmaz bir şey :)