~~~~~~~~~~~~~~~

11 Ağustos 2008

Hayatın Acı Kolları

Hayat, tıpkı soydukça acı veren, gözyaşlarıyla yanaklarınızı yıkayan soğana benzer; her katmanı diğerinden ayrıldıkça daha da artar acısı ve sonunda gözlerinizdeki yaşlarla birlikte siz ya soğandan kaçarsınız ya da mecbur kalırısınız soymaya…

İşte hayatında her katmanı başka türlü bir acıyla dolu olsa da mecbursunuzdur acılarla göğüs göğse savaşmaya, savaşırsınız dayanırsınız tüm gücünüzle lakin bir zaman sonra tükenirsiniz, yorulduğunuzu, bitap düştüğünüzü saçlarınızın avuçlarınıza bembeyaz karlar misali inişinden anlarsınız.

Aynaya baktığınızda yıldızlar kadar parlayan gözbebeklerinizin yerinde bir çift solgun ve yaşlı göz bulursunuz aynadaki aksinizde… Öyle çok canınız yanar ki aynada gördüğünüz yansımanıza bir yumruk atarsınız büyük bir sinirle… İsyankâr cümleler saklıdır artık sözlerinizde, kaleme dokunmak gelmez içinizden, şairliğiniz işe yaramaz şiirler anlamaz halinizden, derman olmaz hiçbir tabip kanayan yaralarınıza, sadece dilinize pelesenk olmuş keşkeler yarendir artık yorgun benliğinize…

Bir ada ararsınız tıpkı Robinson adası gibi sessiz kimsesiz, sadece kendinizle baş başa kalacağınız bir yer olmalı diye geçirirsiniz aklınızdan… Huzuru yudumlayıp, yalanların yüreğinize hançer misali saplanmadığı, acıların sizden uzak olduğu bir cennet, bir saklı diyar... Öyle bir yer olmalı ki kana kana içmeli huzuru bengisu pınarından, ölüm bile en güzel elbiselerini giyinip gelmeli sislerin ardından…

Var mıdır böylesine güzel bir diyar bilinmez ama bildiğim bir şey varsa yine saat gece yarısı ve yine ben kayboluyorum acıların kollarında…


Hamiyet Akan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
Theme:deluxetemplates.net